3 Ağustos 2010 Salı

-untitled-

Günler geçiyor ve hala bir şeyin parçası olmaya çalıştığımı anlıyorum, hala tutunacak bir dal bulamamışım kendime. En yakın sandıklarım bile en uzak, yetişmiyor elim bir noktadan sonra, tüm bağlantılar kopuyor teker teker ve ben bunu olağan bir şey gibi sineye çekiyorum. Belki de alışmışımdır böyle yaşamaya kim bilir? Belki de artık gönül davaları canımı acıtmaz olmuştur yaşam telaşından. Ve daha bir sürü olasılık var göz önünde bulundurulan.. Ama hangisi doğru, hangisi gerçek, hangisi bize çıkış yolunu gösterecek? Bilemiyoruz.
Hayat zor mu? Hadi canım, kim demiş hayat zor diye. Hayat bir bok çuvalı sadece, biz onu boncuklu çengelli iğnelerle süslemeye çalışırken arada bir kendimize batırıyoruz işte bu da acıyı ve efkarı doğuruyor. Bir şeylerin zor olduğu falan yok yani, sadece bir şeylere tutunmak, o şeylerle yaşlanmak zor. Her şey kayıp gidiyor çünkü, kimsenin başka birini durup beklemek için tahammülü yok.Önemli de değil zaten beklemesinler, biz de hayata tutunmaya çalışmayalım olsun bitsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder